Ruh hali ve mutlulukla ilişkilendirilen serotonin molekülü, son bilimsel araştırmalara göre beklenmedik ve kritik bir rol oynayabilir. Vücuttaki serotoninin büyük bir kısmı bağırsaklarda üretilir ve kan dolaşımıyla çeşitli hayati organlara taşınır. Yapılan çalışmalar, serotonin molekülünün hücre içine sızarak DNA ile etkileşime geçebildiğini ve kanser gelişimini destekleyen spesifik genleri aktive edebildiğini gösteriyor.
Serotonin, genlerin açık veya kapalı olmasını kontrol eden moleküler mekanizmalara bağlanarak kanser büyümesini destekleyen genleri aktive edebilir. Bu mekanizma özellikle beyin, karaciğer ve pankreas kanseri hücrelerinde gözlemlenmiştir. Bu bulgu, kanser tedavisinde epigenetik tedavilerin geliştirilmesine olanak tanıyabilir.
Yeni nesil epigenetik tedaviler, kanserli hücrelerin genetik yapısını değiştirmeden, serotonin tarafından aktive edilen zararlı genleri kapatmayı hedefler. Bu sayede tümörlerin daha az agresif hale gelmesi ve kanserle mücadelede daha etkili sonuçlar elde edilmesi amaçlanır. Ayrıca, SSRI grubu antidepresanların serotoninin kanser hücrelerine girişini engelleyerek potansiyel faydalar sağlayabileceği de araştırılmaktadır.
Bilim insanları, serotonin aktivitesini sadece kanserli hücrelerde hedefleyen tedavilerin, mevcut agresif yöntemlere göre daha kesin ve tekrarlama riski daha düşük sonuçlar verebileceğini ummaktadır.
Reklam & İşbirliği : [email protected]