Bugün 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden tam 23 yıl geçti. Deprem kuşağında olan Türkiye’de riskler devam ederken son gelen veriler, depreme henüz hazırlıklı olma ve önlem alma konusunda istenilen noktada olmadığımızı gösterdi.
Depreme karşı öncelik can güvenliği ve sonrasında oluşabilecek maddi kayıpları en aza indirmek. Ancak bunun için yaşadığımız binaların depreme karşı güvenli olması, evlerimizin Zorunlu Deprem Sigortası’nın (ZDS) bulunması, deprem çantamızın var olması, deprem anında toplanılacak alanları bilmek öncelikli. Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) verilerine göre, Türkiye’deki tüm konutların sigortalılık oranı yüzde 53,8. Bir başka deyişle 20 milyon konuttan 9,2 milyonunun henüz sigortası yok. En yüksek sigortalılık oranı yüzde 62,8 ile Marmara Bölgesi’nde. Bölgedeki 6,8 milyon konutun 4,2 milyonunun deprem sigortası var. Marmara’yı yüzde 54,5 ile Ege ve yüzde 49,1 ile İç Anadolu takip ediyor. Karadeniz, yüzde 44,3 ile sigortalı konut sayısının en az olduğu bölge durumunda.
DASK, Zorunlu Deprem Sigortası ile olası bir depremden sonra sigorta sahiplerinin hayatlarına kaldığı yerden güvenle devam edebilmelerini amaçlıyor. DASK, her yıl inşaat maliyetlerindeki artışa göre belirlediği azami bir tutarda teminat sağlıyor. Bu teminat tutarı, 1 Ocak 2022 tarihinden itibaren bütün yapı tiplerinde 320 bin lira olarak belirlendi.
Meskenin değeri azami teminat tutarını aşıyorsa, sigortalı isteğe bağlı olarak, aşan kısım için sigorta şirketlerinden ek teminat alabilir. Bunun için özel sigorta şirketlerinden konut sigortasının olması gerekli. Öte yandan deprem sigortası evinizdeki eşyalar, elektronik cihazlar vs. hasarlarını karşılamaz. Bunun için de konut sigortası yaptırmak gerekiyor.