Eğitimci-Yazar Onur Dikmeci uzun yıllardır Güvenlik felsefesi üzerinde çalışmalar yürütüyor. Kaleme aldığı bu makelesinde ise Transhümanizm-Tekillik Felsefesini anlattı.
Transhümanizm Nedir?
Transhümanizm oldukça yeni bir kavramdır ve Julian Huxley’in eseriyle gündeme gelmiştir. Buna göre insanın teknoloji yardımıyla fiziksel, bilişsel, biyolojik kapasitesinin geliştirilmesi ve doğal sınırlarının aşılması olarak açıklanan kavram bu derli toplu haliyle yirminci yüzyılın ikinci yarısında literatüre girmiştir. Her ne kadar mitolojide izlerine rastlansa bile gerek tanım gerekse içerik ve siyasallaşan eğilimiyle 1990’larda olgunlaşan bu kavram eski ilhamına rağmen yeni boyutlu bir düşünce akımıdır. Transhümanizm için hem siyasallaşan hem de düşünce akımı tanımlarını kullandım. Çünkü radikal çevreler Transhümanizmi din kulvarına çekerek dini nosyon dahilinde tanımlayıp itibarsızlaştırmaya çalışmaktadırlar. Transhümanizmin aşkınlık iddiası ve kavramı literatüre kazandıran Huxley’in, bu kavramı ilk kez “Vahiysiz Din” isimli kitabında kullanması Transhümanizmin dinselleşme iddiasını ya da dinle ilişkisini gündeme getirebilir. Ancak çok zorlanırsa zaten her şeyin dinle ilgisi saptanabilir: devlet, ideoloji, siyaset, demokrasi, kapitalizm, sosyalizm. Oysa bu ve benzeri kavramlar her daim din aracılığyla yorumlanmazlar ve zaman içerisinde kendi muktesabatları ve yaşam koşulları dahilinde kuramlarını, düşünürlerini, iddia ve söylemlerini oluştururlar. Transhümanizm de tanımı ve dünyanın koşulları gereği hem politikleşecek hem de bir anlamda yeni model felsefecilerin katkılarıyla felsefi alanları ihtiva edecektir.
Tekillik Kavramı
Tekillik, fizik dalında işlenen bir kavram olmakla birlikte ötesine ulaşılamayan olarak tanımlanmıştır ve karadeliklerle özdeşleştirilmiştir. Tekilliğin mitsel, batıni ya da ezoterik manasıda bulunur. Antik inançlardan özellikle Zerdüştlükte keskin bir dualite mevcuttur. Bu dualite Antik İran felsefesinin köklerini oluşturur. İki yaratıcı güçten birisi saf iyilikken diğeri kötülüktür ve bu güçlerin arasındaki mücadele yaşamın kaderini tayin eder. Daha sonra dualite kavramı semavi inançların içerisinde de yer aldı. Hatta tasavvufta bu kavram inanç esası haline gelmiştir. Yani her şey dualiteye dayanır; kötü olmadan iyiyi bilemezsiniz, ışık ise karanlıkla tanımlanır. Bir olan dualiteden muaftır ve onun ne karşılığı ne de karşıtı bulunamaz. Bir yani tekildir. Günümüzde bahsedilen tekillik sürecinin, Bir olana karşılık geldiği de ifade edilir. Bu bağlamıyla tekillik metafizik bir özden, dinselleşme eğilimindeki inanca olan boyutuyla eleştiriyede tabi tutulabilir. Teknolojik tekillik ise makine ve yapay zekanın insan zekasını bile geçerek dünyayı ve evreni ihtiyacı olan zekaya doyurmasıdır. Süper Genel Zeka böylece insanlarla da birleşerek Tekillik/Singularity düzenini var edebilir.
Transhümanizmin nihai sonucu ya da son evresi olarak gösterilen Tekillik kavramında tek bir yaklaşım bulunmaz. Transhümanizmi felsefi zemine çeken Nick Bostrom, insan zihnine müdahaleyi tehlikeli görmektedir. Siborglaşmanın benlik noktasında da sorun getireceğini düşünmekle birlikte insan biyolojisi dışındaki bir makine evrimini bir transhümanist olarak tabiiki savunmaktadır. Ray Kurzweil ise radikal bir transhümanist olarak kesinlikle insan biyolojisine müdahaleyi savunur ve makinelerle bütünleşilerek hafızanın tamamen aktarılması üzerinde epeyice durur. Evrenin bir süper zekaya doyrulmasını hayalindeki Tanrı ile eş tutmakla birlikte artık İnsan 2.0 yani insanlığın 2.0 sürümü bir varlık tekilliğe ulaşmıştır ve insani ihtiyaçlarla inanca ihtiyaç duymayacaktır. Çünkü zaten tekil olan kendi başına anlamlıdır.
Transhümanist ve Tekillik Felsefesi Mümkün mü?
Yıllardır resmi ve özel kurumlarda eğitimler vermekteyim ve bu eğitimlerin başında felsefe gelmektedir. İlgili öğrenciler felsefeyi tanıdıktan sonra bu yüzyılın temel felsefe konularının ne olduklarını sorarlar. Gerçekten de Antik Dönem, Ortaçağ, Rönesans, Aydınlanma ve 20. Yüzyıl felsefeleri vardır. Her dönemde üzerinde yoğunlaşılan konular ve filozofları öne çıkmaktadır. Ortaçağ döneminde felsefe dinin aracıdır ve dini semboller ağırlıklıdır. 20. Yüzyılda insanlık artık bilgi ve kültür devrimi yapmıştır ve mantıkçı pozitivizm, dil çalışmaları gibi çok farklı konular doğmuştur. 21. Yüzyılda bulunuyoruz ve yüzyılın ilk çeyreği bitmek üzere. Buna mukabil bu yüzyıla özgü bir falsefemiz henüz oluşmadı. Ayrıca güçlü filozoflarda yok. Derslerde vurguladığım hususu bu makale için de gündeme taşıyacağım. Bundan 20-30 yıl sonra 21. Yüzyıl Felsefesini oluştururken mutlaka, teknoloji, zihin, makine, beraber yaşama felsefelerinden bahsedeceğiz. Örneğin beraber yaşama felsefesi ki adı değişebilir olmakla birlikte içeriği aynı olacaktır. Türlerin beraberliğini ve ilişkisini konu edinecektir. Yeni bir medeniyet yeni sosyal yapılar ve yeni siyasi sitelerle inşa edilebilir. Türkiye’de transhümanizm çalışmalarının tamamına yakını ilahiyatçılar tarafından yanlı biçimde sürdürüldü. Transhümanizm ve Tekillik çalışmalarının metafizik boyutu inkâr edilemez. Ancak yeni iş gücü, yeni kültür hatta yeni çatışmalar bu yeni iki disiplinin iktisadi, sosyal, ahlaki, askeri yönleri olduğunu da bildirir. Bu yönler ilahiyattan daha kuvvetlidir. Bir de bu çağda eski tip filozof kavramı karşılık bulmayacaktır. Artık sadece oturdukları yerden teori üreten kişiler düşünür olarak adlandırılacakken, “Muskvari” (Elon Musk’a atıf) yeni tip felsefeciler güçlenecektir. Girişimci, tasarlayan, popüler, yeri geldiğinde kitleleri yönlendiren, sanal cemaatleri olan yeni tip felsefeciler ya da filozofların revacını oldukça yakın zamanlı addediyorum. Transhümanizm ve Tekillikten bahsediyorsanız mutlaka fizik, bilgisayar, biyoloji, hukuk, etik, insan, dünya, evren kavramlarını bir araya getirmelisiniz. Bu kavramları tek başına kişilerin ortaya koymaları olanaksızdır. Bu sebeple yüzyılımızın en önemli felsefi konularından olacak Transhümanizm ve Tekillik felsefesi daha çok startuplar ve bu amaç için bir araya gelen kuruluşlar tarafından geliştirilecektir. Bunları bir nevi Tekno-Felsefi birimleri olarak tanımlayabiliriz. Felsefe ve medeniyet dünyaya aittir fakat bizlerde bir ülkeye mensubuz ve ülkemizin bu alanda öne çıkmasını istemekteyiz. Transhümanist felsefeyi temellendirmeden önce bu kavramın sağlıklı biçimde tanıtılması ve ilgili kişilerin bir araya toplanmaları gerekiyor. Bir felsefe tek düze fikirle gelişemez. Türkiye’de Transhümanizmi olumsuzlayan görüşler dışında sağlıklı yapıcı görüşlerede lüzum var. Reddiyecilik önceki asırlarda, rasathane bombalattı, alimleri sürgün etti. Bunlardan ders çıkardığımızı düşünüyorum.
Tabii ki bir Transhümanizm/Tekillik felsefesi mümkündür. Ancak çip, nanoteknoloji, humonıid gibi alanların daha gelişmeleri ve görünür olmaları gerekiyor. Ancak o zaman türsel ilişki ve hiyeraşiyi inceleyebiliriz. Transhümanizmin popüler kültür ürünü olduğuyla ilgili geçerli posthümanist görüşlerde mevcut. Şimdilik transhümanizm ve posthümanizm kavramlarını birbirlerine düşman addetmeyelim ve tekilliğin niteliği ile ilgilenelim. Bu makaleyi okuyanlar şaşırtıcı gelişme Tekilliğe yaşayarak tanık olacaklar. İnsanı ve evreni keşfedecek yeni bir yolculuğa çıkarken felsefede bir anlamda yeniden başa dönüp varlığı sorgulayabiliriz. Evet insan bir varlıktır, yeni insanda bir varlıktır. Hartmancı Neo-Varlık Katmanı basamakları ne kadar keskin olursa o denli acılar çekeriz. Katmansız ve hiyeraşisiz bir yaşam bu boyutta sağlanamaz ancak her basamağın dialog halinde olması Transhümanist/Tekillik birimleri, kuruluşları, sivil toplum yapılarıyla mümkün olabilecektir.
İlgili Haberler